Makale
“9 Mart” ve “12 Mart”ın hatırlattıkları
Cumhuriyet tarihimizde ilk darbe “27 Mayıs”tı. Bu darbeyle seçimle iÅŸ başına gelen ve yine seçimle gidecek olan “Demokrat Parti” iktidarı devrildi. Darbeciler Türkiye’nin geleceÄŸi konusunda fikir birliÄŸi içinde deÄŸillerdi ve bu yüzden kendi içlerinde bölündüler. Cuntanın 14 üyesi tasfiye edilerek sürgüne gönderildi. Süngülerin gölgesinde yaptırılan ve onaylatılan yeni anayasanın getirdiÄŸi düzen de tatmin etmedi. Türkiye 22 Åžubat 1962 ve 21 Mayıs 1963’te iki darbe giriÅŸimine sahne oldu. Ordunun üst düzey komutasının desteÄŸini alamadığı için bu iki giriÅŸim akamete uÄŸradı.
Darbeciler kendi kafalarındaki Türkiye tahayyülünü milletin ne istediÄŸine pek aldırmadan gerçekleÅŸtirebilecekleri zehabına kapıldılar. “27 Mayısçılar” bir anayasa yaptılar ama bırakın milletin rızasını kazanmayı, kendi subaylarını bile tatmin edemediler. Homurdanmalar baÅŸladı, cuntalar kuruldu, “22 Åžubat” ve “21 Mayıs” darbe giriÅŸimleri böylece sahne aldı. 1961 Anayasası yeni bir sistem getirmiÅŸti ama akabinde yeni sistem arayışları baÅŸlamıştı. Türkiye 9 Mart 1971’de bir darbe giriÅŸimini daha atlattı. “9 Mart” darbesini atlatmak için “12 Mart” darbesi yapıldı.
Sivil-asker karışımı bir cunta olan “9 Martçılar” Suriye’de olduÄŸu gibi “Baas” tipi otoriter bir rejim ihdas etmek istiyorlardı. Daha baÅŸka cuntalar da kurulmuÅŸtu. Bütün bu cuntalar gençlik hareketlerini kendi amaçları doÄŸrultusunda yönlendirmeye ve kullanmaya çalıştılar. Sokak hareketleri cuntalar için yönetime el koyma bahanesi oluÅŸturuyordu. Ordunun üst kademeleri ise daha önce teÅŸvik ettikleri “9 Mart” cuntasına ortada bıraktılar. “9 Martçılar”ın ordu içerisindeki üst düzey mensupları hemen tasfiye edildi. Büyük cunta, küçük cuntayı yedi. Olan altta kalanlara oldu.
1961 Anayasası 12 Mart 1971’deki darbe döneminde çok önemli deÄŸiÅŸikliklere uÄŸratıldı ve ‘askeri vesayet’ sistem içerisine iyice yedirildi. DeÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸratılan Anayasa da derde deva olmadı. 12 Mart’tan birkaç yıl sonra Türkiye bir siyasal ÅŸiddet sarmalına yakalandı. Binlerce genç hayatını kaybetti. Bu da 12 Eylül 1980’deki askeri darbenin gerekçesi oldu. Askerlerin yaptığı anayasa yine askerler tarafından yok edildi. Süngülerin gölgesinde bir anayasa daha yaptırılarak halka onaylatıldı.
1961- 1982 arasında askerler tarafından üç anayasal sistem kuruldu. 9 Mart-12 Mart çeliÅŸkisi “28 Åžubat” sürecinde de yaÅŸandı. “9 Mart”ın rövanşını almak isteyenler 28 Åžubat post-modern darbesini ele geçirmeye çalıştılar ama muvaffak olamadılar. Bu arada topluma büyük bir kabus yaÅŸattılar. 2000’lerde 1982 Anayasasında pek çok deÄŸiÅŸiklik yapıldıysa da, askeri vesayet son bulduysa da bir sivil anayasa henüz kısmet olmadı. Hakikatte Türkiye öncelikle anayasasını deÄŸil, ‘kimliÄŸini’ arıyor. Mesele bu.
“28 Åžubat”ın generalleri “27 Mayıs”ın teÄŸmenleriydiler. “9 Mart”ın, “12 Mart”ın, “12 Eylül”ün içindeydiler. “28 Åžubat”, 27 Mayısçı kuÅŸağın son hareketiydi. Bu kuÅŸak “darbe yapma hakkı” tanıyan bir eÄŸitimden geçirilmiÅŸti. O kuÅŸak geldi gitti. Bütün bunlar ÅŸimdi 50’li yaÅŸlarındaki bir kuÅŸağın hayatı içinde oldu bitti. Her ÅŸey bir sis perdesi içinde gerçekleÅŸti. Artık önümüze bakma zamanı. “Yeni Türkiye”yi geçmiÅŸte yaÅŸanan acı tecrübelerden ders çıkaran ama geleceÄŸe ümitle bakan idealist genç kuÅŸaklar kuracaklar. Arkalarında bin yıllık devasa bir miras var. Bizden öncekiler “Ä°nsanı yaÅŸat ki devlet yaÅŸasın!” diyerek bir uzun yola çıkmışlardı. Bu yol hâlâ açık.
yenisafak.com
Henüz yorum yapılmamış.